Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

31 Mart 2011 Perşembe

ara sıcaklar

kavramsal master plan
kent.insan

[tez okumaları]

2050.ist

Tarihi yarım ada görünüş.Üst kotlarda yaşam

her geçen gün kalabalıklaşan,yayılan,aynı zamanda katmanlaşan İstanbul'da 2050'de nerede yaşamaya başlarız ?
gittikçe kalabalık olmasını öngördük.Etrafın algısı kalabalık içinde çok fazla değişmekte. Hem zaman da hem de mekanda sıkışmalar yaşanmakta. İstiklal'e giden dikkat ettiyse görmüştür. Yukarıdan baktığınız da artık algılayabildiğiniz düzeyde bir insan topografyası oluşmaya başlamıştır. Kentin doğal topografyasını algılamak,binaların nerede ne kadar yükseldiğini,yollardaki açılmalar ya da daralmaları algılamak çok zordur. Yolun çok geniş olduğu bir yer,öyle kalabalıktır ki etrafınız,orası sizin için hiç bir zaman bir aralık ifade etmez.
Bunların üzerine insanların birbirleriyle kurduğu iletişimin günden güne artarak sanallaşması,yüzyüze konuşmaların azalması ama aynı zaman da mahremiyet duygusunun da eş zamanlı yok olması...
2050 İstanbul'u: tamamen kendi kabuğumuz içine çekileceğiz. Kendi oluşturduğumuz [belki de bize yüklenen]manyetik bir alanın içinde yaşamaya devam edeceğiz. Şeffaf bir kabuk...
Aslında biraz yolda yürürken kulaklıkları takmak gibi geliyor bana. Etrafında olan tüm ilişiğini kesiyorsun,diğer taraftan da herkes tarafından alabildiğine izleniyorsun.


ili.ada

iliada okumaları için kamusal alan tasarımı.fikir projesi

Semra Aydınlı ve İpek Akpınar tarafından proje 3-5 stüdyoları için hazırlanan yarışmada
Deniz Cabadak ile hazırlanan proje mansiyon ödülü almaya hak kazandı.

fikir çıkışı: çok rüzgar alan bölgelerde bağların arkasına bambular sıkça yerleştirilip 'rüzgar gölgesi' elde edilir,korunaklı bir alan oluşturulur.

extreme places

ekim başı Bozcaada'dayız. Teknik geziye yanında ne kadar eşya,para,pul ile gittiysen o kadarsın.
sorun:
"aradan tam bir yıl geçer,adada yanındaki eşyalarla hayatına devam edeceksin. Ada halkı yabancı olduğun için seni sevmiyor ve bu yüzden kışın orada kalmaya devam etmek için çalışman gerek ve seni işe almıyorlar. Dışarıdan yardım gelmeyecek,ancak tek bir hakkın var kullanabileceğin. Belirli boyutlarda[şu an hatırlamıyorum] bir kutunun içine sığabilecek şeylerin yukarıdan atılacak ada üzerinden geçen bir kanatlı tarafından.Ayrıca yaşamını sürdürebileceğin 3mekan seçeneğin var."

Ada halkına ulaşabilmek için çocukları kullandık tabi biraz. Onlara eğitim,eğlence,oyun olarak işler yaptırdık ve paramızı da burdan sağladık. Sonra etraftan da bulabileceğimiz malzemelerle kendimize bir yaşam ünitesi hazırladık. Bununla suyun içinde avlanabiliyor idik. Balık tutup satıp,yine parayı cebe indiriyorduk. Yaşamımıza adanın hangi bölgesinde devam ederiz sorusuna olan cevap biraz esnek. Yaşam ünitesini kapatıp yuvarlayarak istediğimiz yere taşıdık. Biraz orda biraz burda yaşam sürdük. Sonra rüzgar türbin[tribün_tribin_türbün_hala bilinmiyor,tartışmaları süregeliyor] lerinin oraya vardık. Rüzgar da güzel güzel esiyordu. Kanatlarımızı taktık,ada üstünde seyre daldık. Sonra bir gece de burda uyuyalım dedik,kabinlere girip uykuya daldık...

Denemeye değer bir deneyimdi. Tavsiye edilir.

sonuç: çok şey kurduk,özünde bunlar var hatırlayabildiğim. Gerçeğe yakın bir rüya işte. Düşüncesi bile güzel.. Hazır yaz da geliyorken,suya hasret gittikçe artarken, düşlerimize biraz su serpmiş olalım.
Bu ara başka düşlerin peşindeyim..takipteyim




19 Mart 2011 Cumartesi

in.

poş.et.duvar.ins.an
[for careful eyes]

.öz


Blakhernai.
Haliç surları civarı yürüyorsanız eğer,arkanızı kontrol etmeniz şart.
biri sizi g.özlüyor olabilir!
kulak verip dinlerseniz bir de anlatacak çok şeyi olabilir.



13 Mart 2011 Pazar

hava konservesi

12.03.2011
Hazzo Pulo pasajında bir antikacının camından.
İstanbul havasının konserve edilmiş hali.
Aklıma 1.sınıfta yapılan bir deneysel proje aşamasında konuşulanlar geldi .
5duyu.görmek,duymak,dokunmak,tatmak ve koklamak
görüntü,ses gibi verilerin kaydını yapabiliyorken, kokuyu nasıl hapsedebiliriz?
aklıma gelen tabi ki bir parfüm şişesinin başına gelenler değildi.
konu deneysel bir müze yapmaktı. istanbul'un havasını veren bir müze.

görünce çok hoşuma gitti. konserveyi açınca sanki içinden, galatadaki balıkların kokusu gelicekmiş burnuma..ve o konunun yanında oranın kalabalığını,sesi hatırlatıcakmış gibi.. sanki İstiklal'in siyah-beyaz resimlerdeki halinin kokusu çıkıcakmış gibi konserveden..

burda biraz ironi var tabi. İstanbul havası .. koklamak,solumak pek hoş değil ama yine de kulağa hoş geliyor.


air of istanbul.
hazzo pulo passage.an antique shop



istanbul.un.halleri.4



kanun namına,sizi tevkif ediyorum!
sinematografik istanbul
nokta.çizgi.leke

12 Mart 2011 Cumartesi

kentolaj

kent kolajını yapıyor.
bugün Ayvansaray-Balat aksı Haliç surları civarındaydım. karşılaşılan durumlar belki olağan,ama fazlaca etkileyiciydi. Surlara ait kulelerden birine girdik.İçinde küçük bir motor atölyesi vardı.İçinde ufak çaplı bir gezinti diyemem inanılmaz küçük,ufak çaplı bir bakıştı bizimkisi. anladığım kadarıyla sahibi olan kişi çok da anlayışlı ve fazlaca duyarlı(!) idi.

biraz anlattı :
'kule aslında vakfa ait. ama bi emlakçı burayı 30 yıl süreyle birine kiralamış. o da bana kiraladı.'

elde var...bir kule,bir emlakçı,bir de kiracı

'yan tarafında bina varmış ama yıkmışlar,dış cephesi de bu yüzden deforme olmuş.benden önceki kiracı da içine sıva boya falan yaptırmış. ama şimdi ben içini değiştircem. sıvaları söktürüp taşlara cila yaptırcam.'

e peki buraya ait herhangi bir restorasyon projesi var mı, yapılıyor mu,ona göre mi yapıcaksınız?

'aslında buraya otel yapmayı düşünüyolar.hatta bu kule de otelin barı olarak görünüyo. ben de burayı bara çevircem.'

durum biraz karışık...miş gibi görünenler
kule,vakfın mış gibi
kiracı,bilinçliy miş gibi
de gibi

kentsel dönüşüm projesi denilen şey kenti yıkıp,yerine yenisini yapmak mıdır?
kentsel dönüşümün yanında dönüşecek olan sosyal yapı peki?
sosyal dönüşüm projesi...o çevredekileri bir kenara atıp yerlerine cebişişolan ları mı getirmektir?

fazlaca müdahil olmanın getirileri midir bunlar?
kentlinin kentine yaptıklarını,kent geriveriyor . birey gözünden kent,kısa zaman dilimlerinden oluşuyorken,kent yapılanları biriktiriyor. o ufacık sandığın şey bir anda yığın olarak karşına çıkıyor.





11 Mart 2011 Cuma

.eş

mutfaktayım.uzundur kırmızı güneşi batarken izlememişim onu farkettim o an.sonra yemeği unuttum kuruldum güneşin karşısına.
aynı anda çekilmiş iki resim.tek tuş ve iki resim .
arasındaki fark?
ya da benim gördüğüm ile makinanın gördüğü arasındaki.
belki de elin titreyişi...

tesadüf * dahi olsa gerçeği nasıl da yansıtıyor(!)
dahi olsa iki resim arasında yazılan yazı İstanbul'u nasıl da tarifliyor.


karlistanbul